Büyüleyici sokakları, moda tutkunlarına özel adresleri ve bütünüyle romantizmin odak noktası olarak resmedilen Paris’e farklı bir pencereden bakmayı denerseniz kirli sokaklar, tahtakurusu istilaları ve çöp yığınları sizlere ‘merhaba’ diyecek. Yıllardır pek çok turist için hayal kırıklığı olan bu şehir, özellikle Japonlar için korkunç bir sendromunda başlangıç noktası oluyor. Peki nedir bu Paris Sendromu?
NURSENA AKBABA / YASEMİN.COM
Yüzyıllardır idealize bir şehir olarak lanse edilen Paris denildiğinde çoğu kişinin aklında küçük bir kız çocuğunun müzik kutusunu anımsatan bir dünya canlanıyor. Antik metro durakları, aşk kokan sokakları, kaldırımlarda topuk seslerinin yankılandığı şık moda tutkunları, yabancıları kucaklayan ve kültürel zenginliklerle dolup taşan dokusuyla nam salan bu kent, kimileri için bir rüya şehri. Oysa ki Paris’e dar bir pencere yerine kuş bakışı bakmayı tercih ederseniz suç, çevre kirliliği, eşitsizlik ve turistlere pek de dostane olmayan Parislilerle karşılaşma ihtimaliniz çok yüksek.
2024 Paris Yaz Olimpiyatları’na 10 ay kala turistlere büyüleyici bir dünyayı vadeden bu şehir ve hatta ülke, şimdilerde tahtakurusu istilası ile gündemden düşmüyor. Sinema ve tren vagonlarındaki koltuklarda, kütüphane raflarında, otel, konutlarda bulunan yataklarda gözle görülebilen ve neredeyse her 3 evden birinde mutlaka rastlanabilen tahtakuruları, fare sorunuyla da sık sık gündeme gelen Paris’i bir aşk şehri değil de korku merkezine çeviriyor.
Özellikle dünyaca ünlü süper model Adriana Lima, geçtiğimiz günlerde Paris Moda Haftası kapsamında gittiği şehirde, binlerce euro harcadığı otel odasında tahtakurusu istilasına maruz kaldığını duyurmuştu. Ünlü modelin yüzündeki kızarıklıklar dünya basınında geniş yankı uyandırırken şehir yalnızca Lima’yı değil yıllardır Japonların da psikolojisini etkiliyor.
Her yıl Paris’i romantizm, moda ve cazibe hayali ile ziyaret eden yaklaşık 6 milyon Japon turist, Fransa’ya adım attığına atacağına pişman oluyor. Paris Sendromu olarak adlandırılan bu durum aslında yeni bir şey değil. Yıllardır Japon turistlerden bazıları bir nevi kültür şoku yaşıyor ve hatta şehirle ilgili halüsinasyonlar görmeye başlıyor. Peki nedir bu Paris Sendromu?
PARİS SENDROMU NEDİR?
Dünyanın birçok ülkesine göre çok daha farklı bir kültüre sahip olan Japonlar, Paris’i ziyaret ettiklerinde şehrin bekledikleri gibi olmadığını görünce büyük bir hayal kırıklığına uğruyor. Şiddetli bir kültür şoku olarak tanımlanabilecek olan bu duygu, Japonlarda saldırganlık, halüsinasyon vb. delüzyonel durumlara sebep oluyor. Bunun yanı sıra bu Paris Sendromuna yakalanan kişilerde gerçek dışı düşünceler, duyarsızlaşma ve anksiyete gibi semptomlara da rastlanabiliyor.
FRANSA’YA BİR DAHA ASLA GELMEK İSTEMİYORLAR
Baş dönmesi, taşikardi, terleme ve kusmaya da neden olan bu sendrom yalnızca Japonlar değil Çinlileri de yoğun bir şekilde etkiliyor. Çinli turizm acentelerinin başkanı olan Jean-François Zhou, konu hakkında “Çinliler Fransa’yı romantize ediyor. Fransız edebiyatı okuyup Fransız aşk filmlerini izliyorlar. Ancak bazıları buraya gelince gözyaşlarını boğuluyor ve küfredip Fransa’ya bir daha gelmeyeceklerini söylüyor” değerlendirmesinde bulundu.
Paris Sendromu’na yakalanan turistler bu sendromdan kurtulmak için Paris’i derhal terk ediyor ve bir daha asla geri gelmiyor.
Leave feedback about this